DUYGUSAL ZEKA NEDEN ÖNEMLİ?

Oysa son araştırmalarla
yeni bir zekanın var olduğu anlaşıldı. Bunun adı da duygusal zeka (EQ (Emotional Quotient).
Duygusal zeka, kişinin kendi duygularını tanıması, heyecanlarını, öfkelerini,
korkularını, sevinçlerini tanıması, öğrenmesi, aynı zamanda karşısındaki
kişilerin de duygularını tanıması ve bu duyguları kontrol edebilme yeteneği
olarak ifade edilebilmektedir. Dolayısıyla duygusal gelişimi ve duygu kontrolünü
başarabilen kişilerin daha mutlu oldukları ortaya çıktı. Burada empati
yeteneği, sosyal becerilerin dinamikliği, kişinin hayata bakışını yönlendiren
en önemli etmenler halini almaya başladı.
Kendi duygularını bilip tanıyan, karşısındaki
kişilerin duygularını da tanıyıp sağlıklı bir etkileşim gerçekleştirmesini
bilenlerin toplum içerisinde daha ön plana çıktığını görmeye başladığımızı
ifade edebiliriz. Diğer yandan duygularını kontrol edemeyen kişilerin ise
başarıları, iş verimleri, motivasyonları düşmektedir. Böylelikle ruhsal
dünyalarında da ikilemlere hapsolmaktadır. Bu durumda kişinin yaşamını büyük
oranda olumsuz etkilemektedir.
O halde duygusal zekamızı
güçlendirmeye, geliştirmeye ciddi şekilde ihtiyacımız bulunmaktadır. Özellikle
stres, depresyon, yüksek kaygı, kişilik
bozuklukları gibi problemlerin içerisinde yaşamaya başlayan insanoğlunun
imdadına duygusal zekanın geliştirilmesi çalışmaları bir çözüm olarak
sunulabilmektedir.
Duygusal zekası yüksek
olan kişiler, bedenen zinde bir yapıda olurlar. Sosyal çevreleri geniştir.
İnsanlarla daha sağlıklı etkileşim gerçekleştirirler. Ruhsal problemlere daha
az maruz kalırlar. Aile içerisinde daha uyumlu bir eş olurlar. Olaylara pozitif
yaklaşmasını bilirler. Olumsuz davranışları olmaz. Duygusal zekaları yüksek
bireyler hayattan lezzet almasını bilirler. İşlerinde daha başarılı olurlar.
Peki duygusal zekamızı
geliştirmenin yolları nelerdir? Bu sorunun cevabı, kişinin çocukluk döneminde
saklıdır. “Nasıl anne babalara sahip olduğumuz bizim elimizde değil ancak nasıl
anne babalar olacağımız bizim elimizde” sözü çerçevesinde çocuklarımızın
özellikle duygusal zekalarını arttırıcı
etkinliklere hemen başlamalıyız. Çünkü, çocuğun aile ortamı, aile içerisinde
yaşadığı tecrübeler, duygusal zekasının etkilemektedir. Özellikle bebeklik
dönemi de çocuğun duygusal zekasına etki eden önemli bir zaman dilimidir. Anne
babaların çocukların duygularını ciddiye almamaları ya da duyguları yok
saymaları çocukların duygusal zekasının gelişmesini engeller. Aşırı hoşgörülü
ailelerde çocuklarını duygusal zekalarını olumsuz etkilerler. Çünkü çocuğun
eğitiminde önemli bir ilke de sınırlar koymadır.
Duygusal zekanın
gelişimini sağlayan en önemli etken, yaşanılan duygu durumunun karşıdaki kişi
tarafından ifade edilmesidir. Herhangi bir duygusal durum karşısında dalga
geçmeksizin, ciddiye alarak ilgilenmek, duygusal zekayı güçlendirir. Korku,
üzüntü ve öfkeyi kontrol etmekle duygusal zeka da geliştirilmiş olur. Kişinin kendisine
ve ailesine yeterli ilgi ve sevgiyi göstermesi, yardımlaşma ve paylaşma
davranışları da duygusal zekayı destekler. Gerektiğinden sorunların üzerine
yürüyüp onları çözmek de duygusal zekanın gelişiminde etkili olur. Duygusal
zekanın geliştirilmesi için eleştirilerden kaçınmadan, eleştirileri bir fırsat
olarak görmekte ve İletişim becerilerini
geliştirmekte büyük fayda vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder